Bütün dünyayı etkisi altına alan KORONAVİRÜS (COVİD19) Pandemi sürecinde biraz yavaşladık ve hatta durduk, kendimize dönüp baktık. Kişisel yaşantımızda her birimizin sorguladığı farklı noktalar, bitişler ve başlangıçlar için aldığı kararlar, yaptığı planlar oldu.
Sürecin doğal akışı içinde birçok konuda farklılaşmaya başladık.
Biz sürecin gelişimini izlerken, global etkisi çok ağır olan Pandemi bulutu aralanmaya ve hayat normalleşmeye başladı. Bir anda kendimizi ‘‘Yeni Normal’’ düzenin içinde ayrılmış olan koltuğumuza buyur edilirken bulduk. Artık oyun alanının içindeyiz. Şimdi o koltuğa oturup, hem kendimizi koruyarak hem de çizgilerimizi kendimize göre şekillendirerek oyuna dahil olabiliriz. Ya da sürecin eskiye dönmesi hayaliyle gözlerimizi kulaklarımızı kapatarak ve değişime direnerek ayakta durmaya devam edebiliriz; enerjimiz yettiğince.
Pandemi sürecinde neredeyse tüm sektörler benzer etkileri yaşadı. Adaptasyonu güçlü olanların haricindeki birçok firma gerekli hazırlıklarını tam olarak yapamadan sürecin içinde durdu kaldı, bir kısmı hangi adımları hangi sıralamada atacağını planlayamadı. Bazı firmalarda ise haddinden fazla telaşla, değişim uğruna işler birbirine girdi. Üretim ya da hizmet alanında faaliyet göstermemiz fark etmiyor. Sürecimizin güçlü bir şekilde devam edebilmesi için öncelikle yönetim sistemimizde yenilikçi olmalıyız. Bunu yaparken elbette önce kendi firmamızın sonra da içinde bulunduğumuz sektörün dinamiklerini çok iyi takip etmemiz gerekiyor. Burada denge çok önemli. Sadece kendi çizgimizde, bildiğimiz yolda eski düzenimizde devam edeceğiz ve hiç değişmeyeceğiz inadıyla piyasadaki hareketli alandan uzaklaşmanın firmamıza vereceği zarar kadar, sisteme ayak uydurmak uğruna firmamızın duruşundan ve kimliğinden tamamen uzaklaşmak da bize zarar verecektir.
Bu noktada en önemli konu ‘‘Yeni Normal’’ düzene geçerken hazır olmak. Yönetim Sistemimizin kapsadığı İletişim Sistemi ve İnsan Kaynakları Yönetimi dahil olmak üzere tüm süreçlerimizin tam anlamıyla hazır olması gerekiyor ki en radikal geçişi yapabilelim.
Fiziksel bir araya gelmelerin kısıtlandığı, ortam değişikliklerimizi çok daha kontrollü yapmaya başladığımız bu dönemde gördük ki bundan sonra bu şekilde devam edeceğiz. Biliyorum ki birçoğumuzun kafasında şu sorular dönüyor: Peki bundan sonra nasıl iletişim kuracağız? Ekibimizi sağlıklı bir şekilde yönetebilecek miyiz? Kira parkımızın durumunu nasıl bileceğiz? Üretim nasıl devam edecek, yani üretim süreçlerini nasıl kontrol edeceğiz? Her şey tamam da kendimizi müşterilerimize nasıl anlatacağız? Satın alma işlemlerini nasıl yapacağız? Bu süreçlerin hepsini nasıl denetleyeceğiz? Rakipleri nasıl takip edeceğiz?..
Hepsini yapmaya devam edeceğiz elbette. Sadece bildiğimiz, alıştığımız eski usullerle değil. Fiziksel olarak biraz daha uzak olacağız ama aynı yakınlıkta sürecin içinde olmak ve işleyişimize devam edebilmek bizim elimizde.
Hazır mıyız? Hep birlikte dijitalleşiyoruz!
Evet birçok noktada aynı tadı vermeyebilir, aynı etkiyi sağlayamayabilir. Ama faaliyetlerimizin devamı ve firmamızın varlığını koruyabilmemiz için bunu yapmak zorundayız. Tüm süreçleriyle hazır olan sistemimizi dijital ortamda yönetebilmek zorundayız. Aşama aşama hareket etmek en doğrusu. Yönetim sistemleriyle ilgili tüm konularda söylediğim gibi benim için öncelik her zaman ‘‘İnsan Kaynakları’’. Dijital dönüşüm sürecine entegrasyonun doğru ve güvenli bir şekilde yapılabilmesi için ekibinize yapacağınız yatırım en az sisteme yapacağınız yatırım kadar kıymetli. Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra kaliteli iletişimin devamlılığı ve veri akışlarında güvenliğin sağlanması konularında firma yönetimlerine büyük görev düşüyor. Özellikle kişisel verilerin korunması, mahremiyet ve özel hayatı koruma konularında hassas planlamalar yapmak ve bu noktalarda sürdürülebilirliği sağlamak çok önemli. Dijital ortamdaki aktivitelerimizin de beklentilerimizin de sınırlarının olacağını, fiziki olarak mümkün olsa da sınırlar dışındaki zaman dilimlerinde ekran karşısında, hattın diğer ucunda olmaların beklenemeyeceğini bilmek ve bu disiplinde hareket etmek zorundayız.
‘‘Dijitalleşmek, ne firma yöneticilerinin ne de ekip çalışanlarının özel alanını ortadan kaldıramaz.’’
Firmamızın faaliyetlerini devam ettirebilmemiz için yönetim sistemimizi gerekli revizyonlarla hazır hale getirdikten sonra dijital dönüşüm planımızı hazırlamalıyız. Ekibimizi de dahil edeceğimiz bu plan çerçevesinde bundan sonra birçok toplantımız online olacak, bilgi alışverişinin neredeyse büyük bir kısmını dijital ortamda farklı platformlarda yapacağız. Düne kadar ağırlıklı olarak kişisel yaşantımıza dahil ettiğimiz dijital alan şimdi iş yaşantımıza da mecburi ve güçlü bir giriş yaptı. Ben inanıyorum ki biz bu sürece beklenenden çok daha hızlı bir şekilde alışacağız.
İş hayatımızda dijitalleşmenin nimetlerinden yararlanırken, varlığının nefes kadar önemli olduğuna inandığım iletişim kanallarımızın hep canlı ve çok sağlıklı olmasını diliyorum.
Sağlıkla ve sevgiyle kalın,
Sibel AYGÜL
SIDEA KURUMSAL DANIŞMANLIK