Personel Yükseltici Platformların sektörde yerini almasının enterasan ve bir o kadar da trajik hikayesi vardır. John L. Grove, 1967 yılında eşiyle çıkmış olduğu bir seyehat esnasında, inşaası devam eden Hoover Barajını ziyaret ederler. Ziyaretleri esnasında, iki işçinin iskele üzerinde çalışırken, elektrik akımına çarpılmalarını şahit olurlar.
Bu “trajik olay” Grove’yi çok etkiler. İnsaların yüksekte güvenli bir biçimde çalışmasını sağlayacak ekipmanların olması gerektiği kanaatine varır ve 1970 yılında, 20 çalışanıyla birlikte ilk Personel Yükseltici Platformu üretir.
Geçen 47 yıl süre zarfında, Personel Yükseltici Platformlar, gelişen inşaat sektörü, hizmet sektörü ve lojistik sektörü ile birlikte kullanımını artırmaya başlamış ve bir çok farklı modeli ile müşterilere çözüm sunmuş ve sunmayada devam edecektir.
Ülkemizde ise Personel Yükseltici Platformların kullanımının önemli oranda artış göstermesi, 2013 yılında İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununda yapılan değişiklik ile olmuştur.
Daha önce 1475 sayılı İş Kanunu döneminde İşçi Sağlığı Ve İş Güvenliğiyle ilgili düzenlemeler tüzüklerle yapılmaktaydı. Bu tüzüklerden İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 521. maddesinde yükseklik 4 metre, Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 13. maddesine göre 3 metre olarak belirlenmişti.
Ancak 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile başlayan yeni dönemde, söz konusu tüzükler de 23 Temmuz 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan tüzüklerle yürürlükten kaldırılmıştır.
05.10.2013 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan “Yapı İşlerinde İş Sağlığı Ve Güvenliği Yönetmeliği” ile yüksekte çalışmaya yeni bir tanım getirildi. İlgili yönetmeliğin Ek-4’ünde, Yüksekte Çalışma; “Seviye farkı bulunan ve düşme sonucu yaralanma ihtimalinin oluşabileceği her türlü alanda yapılan çalışma; yüksekte çalışma olarak kabul edilir.” şeklinde yeniden tanımlandı.
Bu tanım ile birlikte, yukarıda bahsettiğimiz gibi Personel Yükseltici Platformların satışları hızlı bir şekilde artmaya başladı. Çünkü bu tanım, belli bir yükseklik vermeden yaralanma ihtimalinin olduğu her seviyeyi yüksekte çalışma tanımı içine koymuştur.
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) yüksekte çalışma için 1,3 metreyi kabul edilmişken, bu yükseklik Amerika’da 1,2 metre, Avrupa’da da 1,8 metre olarak kabul edilmektedir.
Peki Personel Yükseltici Platformların kullanım alanları ile alakalı yeterli bilgiye sahipmiyiz? Sorusunu soruduğumuzda alacağımız cevap hayır olacaktır.
İlk planda; İnşaat sektöründe, sanayide, lojistik sektöründe, hizmet sektöründe ve rüzgar enerjisindeki kullanım alanaları ile karşımıza çıkan bu ürünlerin, aslında çok daha fazla kullanım alanı bulunmaktadır. Bunun farkında olan Avrupa’da, platform kiralama işi çok önemli bir sektör olmuş durumdadır.
Ülkemizde Personel Yükseltici Platformların kullanım alanlarının genişlemesinde İş Sağlığı ve Güvenliği önemli bir etken olacaktır. Bu ürünlerin, İş Sağılığı ve Güvenliği Uzmanlarınca daha iyi tanınması gerekmektedir. Bu sayede, yüksekte çalışma tanımına giren işlerde platformların kullanılması zorunlu hale gelebilecektir.
Tabi ki bu zorunluluk ile birlikte; eğitimler de daha önemli hale gelecektir. Yüksekte çalışma ve ürün kullanma eğitimlerinin periyodik olarak yapılması, ilk kullanıcı eğitimleri ve teknik eğitimler, bu eğitimlerin başında yer almaktadır.
Yukarıda bahsedilenlerin kısaca özetlersek, bakmak yerine görmek – görebilmek becerisi ile olaylara yaklaşmalı, teknolojinin getirdiği değişime ayak uydurmalı, mevzuatlara uygun hareket etmeli ve çalışanımızı önemseyerek işimizi sağlıklı olarak yürütmeli, aynı zamanda da güvenli ortamlarda çalışmalı – çalıştırmalıyız.
Abdullah TUNCER
Platformder Genel Sekreter Yardımcısı