Günümüzde çalışanların işyerlerinde geçirdikleri kazalar açısından farkındalık ciddi oranlarda artmıştır. Bilgiye ulaşmanın her geçen gün daha da kolaylaşması nedeniyle iş kazalarına karşı çalışma dünyasının farkındalığı artmış ve iş kazalarının bildirim sayısı artmış, teknolojik gelişmelerin de yardımıyla kaza sonrası ceza soruşturması açılması kolaylaşmıştır. İşyerinde yaşanan kazalar sonucunda uygulamada yaşanan en büyük problemlerden biri kaza sonrası sorumlu kişinin belirlenmesinin zorluğudur. Söz konusu belirleme genel olarak, iş güvenliği uzmanları ve mühendisler marifetiyle yapılmaktadır, her ne kadar işyerlerini tanıyan mühendisler ve iş güvenliği uzmanları sorumlu kişilerin belirlenmesini yapmaya çalışsa da işyerinde tutulan belgeler kimi zaman gerçekte hiç sorumluluğu olmayan kişilerin ceza davasında yargılanmasına neden olmaktadır. Söz konusu riski en aza indirmek için işverenlerin çalışanların sorumluk ve yetkilerini çok iyi belirlemesi ve bu yetkileri hazırlayacakları dokümanlarda göstermesi gerekmektedir.
Sorumluluğun Kaynağı
Türk Ceza Kanununun; 89. Maddesinde bulunan “Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.” İbaresi ve 85. Maddesinde bulunan “Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” ibareleri nedeniyle kişilerin taksirle vücut bütünlüğüne zarar veren veya ölümüne neden olanlara ceza verilmesi öngörülmüştür. Söz konusu cezalarda geçen taksir kavramı ise Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2013/654 E., 2015/75 K. Esas ve karar numaralı kararında Kararında; “Taksir dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla bir davranışın, suçun yasal tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesi,” failin suç tipindeki neticeye yönelik kast içinde olmadan, fakat zorunlu olduğu özeni gösterdiği takdirde neticenin meydana gelmesi mümkün bulunmayan hallerde, tespit edilmiş suç tipini hukuka aykırı olarak ihlal etmesi; bir kimsenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle istemediği ve fakat öngörülebilir bir neticeyi gerçekleştirmesi” şeklinde tanımlanmıştır. Borçlar Kanunun 417. Maddesinde ise; “İşveren, işyerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak; işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdür.” hükmü bulunmaktadır. Yani işveren iş sözleşmesi ilişkisinde olduğu işçisini korumakla yükümlüdür. Koruma konusunda gerekli tedbirleri almadığı durumlarda ise ceza sorumluluğu doğabilecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 2013/654 E., 2015/75 K. Esas ve karar numaralı kararında bu durum şöyle anlatılmıştır “İşverenin, işyerinde iş sağlığı ve güvenliği için gerekli önlemleri alma, bu önlemlere uyulup uyulmadığını denetleme, işçileri yaptıkları işlerinde karşı karşıya oldukları mesleki riskler ile uyulması gerekli sağlık ve güvenlik tedbirleri hususunda eğitime tâbi tutma, yasal hak ve sorumlulukları noktasında bilgilendirme konularında yükümlülükleri bulunmaktadır. İşverenin işyerinden sorumlu bir vekil görevlendirdiği durumlarda ise işveren vekili bu yükümlülüklerden sorumlu olacaktır.” Günümüzde birçok işveren tüzel kişiliğe haizdir ve gerekli koruma önlemlerini yetkili işveren vekilleri aracılığı ile yerine getirmektedir. İşveren vekilleri kendilerine verilen yükümlülükleri yerine getirmediği takdirde oluşabilecek iş kazalarından ceza sorumluluğu doğabilmektedir.
Sorumluluğun Tespiti
Uygulamada iş kazalarında kimlerin sorumlu olduğunun tespit edilmesi için çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Sorumluların kim olduğunun ve hangi eylemlerinden dolayı sorumlu olduklarının tespiti genellikle mühendis bilirkişiler aracılığı ile yapılmaktadır. Sorumluların kim olduğunun tespiti noktasında önlem alma yetkisi olan kişiler tespit edilmeye çalışılmaktadır bunun için şu hususlara bakılmaktadır;
• Ticaret sicil gazetesi incelemesi,
• İşyeri organizasyon şemasının incelenmesi,
• İşyeri ruhsat vb. dokümanlarda görevlendirilmiş yetkili kişilerin incelenmesi (örneğin yapı ruhsatından şantiye şefinin tespiti),
• Risk değerlendirmesinde işveren vekili sıfatıyla imza atan çalışanların incelenmesi,
• Risk değerlendirmesi sorumlu kişiler sütununda belirtilen kişilerin incelenmesi,
• Tespit öneri defterinde işveren vekili sıfatıyla imzası olan çalışanların incelenmesi,
• Diğer İş Sağlığı ve Güvenliği dokümanlarında işveren vekili sıfatıyla imza atan çalışanların incelenmesi,
• Yetki verilen çalışanlara yeterli para, zaman, çalışan gibi imkanların sağlanıp sağlanmadığının incelenmesi,
• Çalışanların beyanlarına başvurarak emir talimatı kimlerin verdiğinin belirlenmesi,
Yukarıda bahsedilen yöntemler kullanılarak işveren vekilleri veya sorumlular belirlendikten sonra bu kişilerin hangi eylemleri nedeniyle kazaya neden oldukları belirlenmelidir. Söz konusu belirleme iş kazaların birçoğu normal hayatta pek rastlanılmayan ekipman ve malzemeler nedeniyle meydana geldiğinden, alanında uzman bilirkişiler aracılığı ile yapılmaktadır. Bilirkişiler kazanın nedenlerini araştırmakta ve nedenini ortaya koyan teknik görüşlerini sunmaktadır, her ne kadar bilirkişilerin görüşleri mahkemeleri bağlayıcı olmasa da önemli bir delil değerlendirme aracıdır.
Sorumluğu Olan Belirli Çalışanlar
Yargıtay kararlarında özellikle bazı görevlilerin yetkilendirildiği durumda sorumlu olduğundan bahsedilmiştir, söz konusu görevliler genel olarak;
• Yönetim Kurulu Başkanı veya Üyesi,
• Fabrika Müdürü, Üretim Müdürü,
• Şantiye Şefi,
• Sorumlu Mühendis,
• Bakım Müdürü,
• İş Sağlığı ve Güvenliği Profesyonelleri şeklindedir.
Yukarıda bahsedilen görevlilerden işveren vekili sıfatı olan Yönetim Kurulu Başkanı veya üyesinin, Fabrika Müdürünün, Üretim Müdürünün, Şantiye Şefinin, Sorumlu mühendislerin sorumluluğu aşağıda ayrıca değerlendirilmiştir.
Yönetim Kurulu Başkanı ve Üyeleri
Anonim şirketlerde bulunan yönetim kurulu işyerlerinde gerekli önlemlerin alınması için yetkin, gerekli yetkilerle donatılmış (para harcama yetkisi, yeterli zaman, yeterli işçi) görevlendirmediği takdirde sorumluluğu doğabilecektir. Bu konuda bir Yargıtay kararında “Sanık …’ün, … … A.Ş.nin Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi olduğu ve olayın meydana geldiği fabrikaya yetkili ve ehil olan kimya mühendisi sanık …’ı sorumlu müdür olarak ataması nedeni ile meydana gelen kaza olayı bakımından işin denetim ve gözetim sorumluluğunun sanık …’e ait olduğu, sanığa yüklenebilecek bir kusur bulunmadığı, sanığa yönelik mahkemenin beraat kararının oluş ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmakla” denilerek yeterli görevlendirme yapılmışsa sorumluluğun olmadığı belirtilmiştir.
Üretim Müdürü, Fabrika Müdürü
Üretim Müdürü veya Fabrika Müdürü genel olarak işyerinde en yetkili çalışanlar olarak görülmektedir, üretim kısmındaki çalışanların nasıl çalışması gerektiği ile ilgili talimat verme yetkisine haiz olmaktadır. Kimi işyerlerinde üretim müdürü ve fabrika müdürü görevleri birbirinden ayrılmış olup fabrika müdürü iş güvenliği de dahil olmak üzere daha kapsamlı bir yetkisi olabilmektedir. Bazı işyerlerinde ise Üretim Müdürüne daha az yetki verilip daha yetkili bir amir atanabilmektedir. Yukarıda bahsedilen her seçenek için sorumluluklar değişebilmekle birlikte genel olarak üretim müdürü veya fabrika müdürünün işyerine koruyucu önlem alma, çalışanları bilgilendirme uyarma, işin nasıl yapılacağı yönünde talimat verme yetkisi olduğu kabul edildiğinden yaşanan kazalarda da sorumlu olduğu kabul edilmektedir. Bu konuda bir Yargıtay kararında şu ifadelere yer verilmiştir; “katılanın(kazalı) makine durdurulmadan ve tedbir alınmadan makineye müdahale edilmemesi gerektiği konusunda yeterli bilinç sahibi olmadığı, bu konuda işveren tarafından yeterince bilinçlendirilmediği, olaya konu otomatik olarak çalışan makine çalışır iken tehlikeli bölgeye girilmesinin önlenmesi için yeterli tedbir alınmadığı, tanık beyanı ile de sabit olduğu üzere makinenin giriş kapısında olay tarihinde sensör bulunmadığı, nitekim olaydan sonra kazaya konu kapıya emniyet switch konularak gerekli tedbirlerin alındığı, tüm bu belirlemeler karşısında iş yerinde belirtilen güvenlik önlemlerinin alınmasını sağlamayan üretim müdürü olan sanığın olayın meydana gelmesine asli kusuru ile sebebiyet verdiği” .
Şantiye Şefi, Sorumlu Mühendis
Genellikle yapı işyerlerinde işyerinin yönetimi için şantiye şefi görevlendirilmektedir. Yargıtay sırf şantiye şefinin görevlendirilmesi nedeniyle şantiye şefini kusurlu saymamakta aynı zamanda şantiye şefinin yetkin olup olmadığı yetkilerini etkin kullanıp kullanamadığı hususları da dikkate alınmaktadır. Şantiye şefinin yetkin olması ve gerekli yetkilerle donatılması durumunda ise yaşanacak iş kazasında sorumluluğunun olduğu kabul edilmektedir. Şantiye şefinin kusuru ile ilgili bir Yargıtay Kararında şu hususlara yer verilmiştir; “…işçilerin güvenliğinden sorumlu şantiye şefinin gerekli tedbirleri almadığı, mesnetlenme tedbirlerinin alınmamasına rağmen suyun verilmesine karşı koymadığı, olay günü de işçilerin başında durmayarak tüm insiyatifi işçilere bıraktığı, bu nedenle olayın meydana gelmesinde tali oranda kusurlu olduğu…” .
Sonuç
İş kazası sonrası yapılan ceza yargılamalarında sorumlu kişilerin tespiti önemli bir yer tutmakta olup işyerinde tutulan belgelerin dikkatlice düzenlenmemesi, gerçekte önlemi almayacak kişilerin işyerinde işlerin hızlı yürütülmesi amacıyla yetki karmaşasına neden olacak şekilde belgeleri imzalaması gibi nedenlerle gerçekte sorumluluğu olmaması gereken kişiler hakim karşısına çıkabilmektedir. Gerçekte sorumluluğu olan kişilerin yargılanabilmesi sorumlu olmayıp da kağıt üzerinde sorumluymuş gibi gösterilen kişilerin de haksız yargılamalarla karşılaşmaması adına işyerinde;
• Sorumluluk zincirinin oluşturulması,
• İş güvenliği belgelerini gerçekte önlem alacak kişilerin imzalaması,
• İşyerinde bulunan eksikliklerin düzenli olarak iç denetim ve 3. Kişilere yaptırılacak dış denetimler aracılığı ile azaltılması,
• ISO 45001 İş Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikası alınarak işyerinde iş güvenliği yönetiminin düzenlenmesi, gibi hususlara uyulması gerekmektedir.
KAYNAKLAR
1. Av. Arb. Halil KALE (E. İş Müfettişi, Makine Mühendisi, www.calismabarisi.com yazarı)
2. (Ayhan Önder, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, İstanbul 1992, c. 2, s. 336; Turan Tufan Yüce, Türk Ceza Hukuku Temel Kavramları, Turhan Kitapevi, Ankara 1984, s. 59; Faruk Erem, Türk Ceza Kanunu Şerhi, Seçkin Yayınevi, Ankara 1993, c. 1, s. 508; Mahmut Koca-İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler Seçkin Yayınevi, Ankara 2014, 7. Baskı, s. 172; Mehmet Emin Artuk-Ahmet Gökcen-Ahmet Caner Yenidünya, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi, Ankara 2014, 8. Baskı, s. 318; Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, İstanbul 2015, 4. Baskı, s. 254)
3. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2016/9854 E., 2018/4786 K.
4. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2016/10402 E., 2018/6462 K.
5. Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2016/130 E., 2017/7712 K.