ELS LIFT SATIŞ VE PAZARLAMA DİREKTÖRÜ İRFAN İŞMAK, KÜRESEL ÖLÇEKTEKİ DURAKLAMALARDAN PAYINI ALAN TÜRK MAKİNE SEKTÖRÜ VE PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORM PAZARI HAKKINDA AÇIKLAMALARDA BULUNDU
Personel yükseltici platform üreticisi olarak Bursa’da faaliyet gösteren ELS Lift’in Satış Pazarlama Direktörü İrfan İşmak, küresel ölçekteki duraklamalardan payını alan Türk makine sektörüyle ilgili bilgiler aktardı. Makine sektöründe ilk üç ayda toplam ihracatın 4,3 milyar dolar olduğunu belirten İşmak, 2019 yılının ilk çeyreğine göre yüzdesel artışın bu yıl 0,4 seviyesinde kaldığını söyledi. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştirdiği ülkelerde, yüzde 52 oranında daralma yaşandığını ifade eden İşmak, “Covid-19’un sektörümüz üzerindeki diğer yansımalarına bakıldığında; ödemeler dengesinin bozulması, gümrüklerdeki yavaşlamalar ve lojistik sorunları, buna bağlı olarak teslimatların gecikmesi ve hammadde açısından çoğunlukla Uzak Doğu ülkelerine bağlı olması gibi sorunlar yaşandı” dedi.
KİRALAMA SÜREÇLERİNDE İŞ KAYBI
Faaliyet gösterdikleri personel yükseltici platform sektörüne dair görüşlerini de dile getiren İrfan İşmak, şunları kaydetti: “Başta inşaat sektörü olmak üzere tüm sektörlerde meydana gelen duraksamalar, kiralama süreçlerinde de yüzde 40’lara dayanan bir iş kaybına neden oldu. Platformların üretimini gerçekleştiren şirketler nezdinde ise yedek parça, yarı mamul, satış sonrası hizmetler, lojistik ve gümrük süreçlerinde ülke bazlı aksamalar meydana geldi. Makinelerde kullanılan komponentler de dışa bağımlı olmasından dolayı, parçaların temini hususunda stoklu ilerleme zorunluluğu üretici şirketler için vazgeçilmez bir unsur halini aldı.”
YERLİ MAKİNE KULLANIMI
Covid-19 sonrasındaki sürece dair düşüncelerini paylaşan İşmak, geçen yıl makine sektöründeki dış ticaret açığını 5 milyar dolara indirilen vaziyeti korumak adına tedbirler alınmasının faydalı olacağını belirtti. İşmak, ayrıca yerli makine kullanımını teşvik eden bir mevzuatın uygulamaya konulmasının tüm sektörü rahatlatacak bir adım olarak gördüğünü sözlerine ekledi. Öngörülere bakıldığında makine sektörünün yaklaşık iki senede ancak toparlanacak olduğuna değinen İşmak, dünyanın makine sektörünü stratejik sektör olarak ilan ettiği bir durumda, Türkiye olarak kamuya da bazı görevlerin düştüğünü hatırlattı. Mücbir sebep koşulunun makine sektörüne uygulanması ile sektörün elinin güçlendirileceğinin altını çizen İrfan İşmak, vergi oranlarının düşürülmesi ve ihracatçı firmalara finansal kaynaklara erişim kolaylığı sağlanması yönünde iyileştirmeler yapılması hakkında düşüncelerini dile getirdi.
ÇEŞİTLİLİĞE DAYALI TEDARİK ZİNCİRİ
Makine sektörü olarak tek bir elden satın alma yapmanın tehlikeli yanlarını görmüş olduklarını belirten İrfan İşmak, dünyanın önde gelen uzmanlarının da önerisi gibi çeşitliliğe dayalı esnek tedarik zincirinin nasıl kurulabileceğine odaklanılması gerektiğini savundu. Bu durumun tedarik zincirlerinin zaafını gösterdiğinden söz eden İşmak, ucuza nasıl mal ederim döneminin kapanmış olduğunu, sürdürülebilirlik ve güvenilir ilişkilerin yeni dönemde önem arz etmeye başlayacağını dile getirdi.
KALİTE, FİYAT VE PERFORMANS
Makine sektörü alanında dünyanın önde gelen teknolojik lideri ülkelerin tam kapasite ile çalışmaya başladıkları zaman, belirli ürün gruplarında oluşabilecek potansiyel pazarın Çin’e kaptırılmaması için re-export stratejisini güçlendirip, kendi üretmediği makine ürünlerinin ithalatına öncelik vereceğinden söz eden İrfan İşmak sözlerini şu şekilde tamamladı: “Bu zincirde yer almak oldukça önemli. Büyük işletmeler, tedarik zincirlerini gözden geçirmeye çoktan başladı. Hangi ülkede, hangi tedarikçi, ne kadar sürede ihtiyacı karşılayabilir araştırması içindeler. Burada Türkiye adına önemli fırsatlar olabilir. Niş ve butik üretim, hızlı servis imkânı, az maliyetle yüksek kaliteli ürünler, Türk lirasındaki değer kaybının sağladığı maliyet avantajı ve hüküm süren ticari savaşlar kayda değer öncelikler arasında yer alacaktır. Kalite, fiyat ve performans endeksinde Avrupa ile entegre konumda olmamız Türkiye’yi güçlü kılmaktadır.”