IPAF EĞİTMENİ & RENT RİSE KURUMSAL İLETİŞİM SORUMLUSU NAZIM TABAN, PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORMLARIN AMACINA UYGUN OLMAYAN ŞEKİLDE KULLANILMASININ SON DERECE YANLIŞ VE TEHLİKELİ BİR UYGULAMA OLDUĞUNU BELİRTTİ. PLATFORMLARIN “YÜK” YÜKSELTİCİ DEĞİL “PERSONEL” YÜKSELTİCİ MAKİNELER OLDUĞUNUN ALTINI ÇİZEN TABAN, “GENEL OLARAK İŞ MAKİNELERİNİ AMACI DIŞINDA KULLANMA EĞİLİMİ, MALİYETTEN KAÇINMAKTAN KAYNAKLANIYOR. EN BÜYÜK MALİYETİN İNSAN HAYATI VE ONUN GÜVENLİĞİ OLDUĞU GÖZ ARDI EDİLİYOR” DEDİ. PLATFORMDERGİ OLARAK, PLATFORMLARIN YANLIŞ KULLANIMI KONUSUYLA İLGİLİ SORULARIMIZI IPAF EĞİTMENİ NAZIM TABAN’A YÖNELTTİK.
NAZIM BEY, ÖNCELİKLE IPAF EĞİTMENİ OLARAK EĞİTİMİN SEKTÖR İÇİN ÖNEMİNDEN BAHSEDER MİSİNİZ?
Her sektörden rastgele birine bu soruyu sorduğunuzda hem fikir olduğumuz şu kelimeyi duyacağınızdan emin olabilirsiniz: “Her şeyden önce eğitim”. Bu kelimenin yaygın bir şeklide böyle kabul görmesine karşın, hayatın gerçekliğine uyarladığınızda maalesef, üzülerek söylemem gerekiyor ki bunun tam tersi uygulamalarla karşı karşıya geliyoruz. Bu sözcüğü kendi sektörümüze uyarladığımızda -ve belki de her sektör için aynıdır- özümsenmiş doğrular yerine, artık rutin haline gelmiş gerçeklerle yüz yüze olduğumuzu söylemeliyim. Yasaların öngördüğü eğitim sürecinin pratik zorluğunu bir kenara bırakalım, gerçeğimiz bazı istisna kurumsal firmaları dışta tutarak söyleyebilirim ki, maalesef iş güvenliği uzmanları dâhil birçoğu için “eğitim”, vazgeçilmez bir iş güvenliğinin kuralı değil, yasal yükümlülükleri “yerine getiren” dosyalara konulacak “belgeler” düzeyinde algılıyor ve uyguluyorlar. Yasaların öngördüğü ve yetkilendirdiği sürücü kurslarının büyük bölümünün; önemli alt yapı eksikleri ve yaklaşık 11 gün gibi uluslararası standartlara göre uzun kabul edilebilecek bir eğitim süreci gibi konulardan dolayı, personel yükseltici platform kullanıcıları tarafından pek de rağbet görmemesi bir yere kadar benim tarafımdan anlaşılabilir bir olgudur. Yasaların bu zorluğuna karşın, yine de “eğitim” bir belgelendirme sorunu olarak algılanmamalıdır. Bu konuda, gerek sektörümüzün bir üst kurumlaşması olarak PLATFORMDER’İN ilgili resmi kurumlarla kurduğu ilişki ve girişimlerini, ileriye doğru atılmış bir adım olarak anmam gerekiyor. İlerleyen zamanlarda yapılacak yasal düzenlemeler ile Türk Standartları Enstitüsü’nce de kabul edilen ISO 18878 standartlarına göre eğitim veren IPAF’ın Operatör Eğitimi’nin bir denklik olarak kabul edilebileceğini öngörebiliriz. Özet olarak şunun altını mutlaka kalın bir çizgi ile çizmeliyim: iş güvenliğinin gereksinimi “belgelendirme” değil, eğitimdir. Operatörlerin güvenliği doğal reflekslerine bırakılamaz, adına uygun “eğitim” mutlaka gereklidir ve bu gereklilik hiçbir nedenden dolayı ihlal edilemez.
MALUMUNUZ PERSONEL YÜKSELTİCİ PLATFORMLAR SADECE VE SADECE İNSANLARIN YÜKSEKTE GÜVENLİ ÇALIŞMASI İÇİN KULLANILAN MAKİNELERDİR. FAKAT BAZI ÇALIŞMA ALANLARINDA BU MAKİNELER HEM İNSAN HEM DE YÜK TAŞIMA İŞİNDE KULLANILIYOR. BU YANLIŞ KULLANIMLA İLGİLİ NELER SÖYLEMEK İSTERSİNİZ?
Tam da “eğitim” derken bunu kastetmiş oluyoruz. Sektörde birçok adla anılan, fakat bizim özel çabalarımızla yerleştirmeye çalıştığımız personel yükseltici platform tanımının vurgusu tam da sorunuzun yanıtıdır. Adından da anlaşılacağı gibi, bu makineler “personel” yükselticidir. Mevcut yasa ve yönetmeliklerin çoğunda şu şekilde tarif ediliyor: “Kaldırma Yükleme (Personel ve Yük Yükseltici) Operatör Yetiştirme Kursu”. Bu tanımlamanın yanlış olduğunu düşünüyorum. Öncelikli olarak bu platformlar, “Yük yükseltici” değildir. Aynı zamanda, sektörün güncel ihtiyacı operatörlerin “yetiştirilmesi” değil eğitilmesidir. Klasik anlayış, başka sektörlerde olduğu gibi “aşçı”, “temizlikçi”, “dikişçi” vb. klasik meslek edindirmeyi, piyasada “operatör” ihtiyacını öngörerek katılımcılara bir “meslek” kazandırmayı anımsatıyor. Oysa personel yükseltici platformların kullanımı oldukça pratik olup bir klasik mesleki yeterlilik kapsamında değerlendirilmesi gerekmeyebilir. İş sırasında kullanılan birçok alet edevat gibi bir araç olarak değerlendirilmesi gerek kullanım şekline gerekse amacına daha uygun olacaktır. Sorunuza dönecek olursak, TSE’nin standartlaştırması ile birlikte yasal düzenlemelerde önemli oranda bu “Yük Yükseltici” ifadesi çıkarılıyor ve şu şekilde tanımlanıyor: YSİP (Yükseltilebilen Seyyar İş Platformları) Tam olarak şu şekilde tanımlasam doğruya yakın bir ifade kullanmış olurum: Yüksekte yapılacak bir çalışma pozisyonuna erişmek için işi yapacak olan personelin yapacağı işle ilgili alet ve malzemeleri güvenlikli bir şekilde kaldırıp konumlandırmak amacıyla kullanılan, dikey ve yatay erişim imkânı sağlayan iş makinelerine personel yükseltici platform diyoruz. Açacak olursam platformlar, yüksekte yapılacak olan boya, temizlik, montaj, onarım, vb. yapacağınız her türlü iş için sizi kullanacağınız teknik malzemenizle beraber istediğiniz yüksekliğe kaldırmanızı sağlayacak bir araçtır.
PLATFORMLAR YÜK TAŞIMAK İÇİN SİZCE UYGUN MAKİNELER Mİ?
Tam da bir önceki tanımlamanın açılımını yapmam bu sorunuzu cevaplayacaktır. Operatörün yanında bulundurduğu “alet ve malzemeler” yük olarak değerlendirilemezler. Özellikle platformların yapısı “yük” taşımaya elverişli değildir. Demir, çimento, tuğla ya da inşaat için başka materyalleri vinç ya da cephe asansörü gibi kaldırmakta kullanılamaz. Platformun büyüklükleri ve yapım amacı buna elverişli değildir. Aynı zamanda, makinelerin güvenli kullanılması için, üzerinde bulunan güvenlik etiketlerinde ve kullanım kılavuzlarında bunlar açık şekilde belirtilmektedir. Her makinenin konfigürasyonu farklı olmakla birlikte, şu kadar personel + personelin kullanacağı şu kadar materyal diye belirtilir ve bu materyaller 70-90 kg gibi rakamlarla belirtilir. Operatör, nasıl olsa personelle birlikte 90 kg kaldırıyor diye, inşaata her seferinde 90 kg’lık çimentoyu taşıyamaz. Ya da operatörler, 2 personel + 90 kg yük taşıyabildiğine göre, yük koymadan 3 personel çalışabiliriz diye bir yol izleyemezler. Çünkü, dinamik olan insan salt ağırlığı olan statik bir “yük” değildir. Tam anlaşılması bakımından şu çarpıcı ifadeyi kullanayım, ağırlık problemi yok diye kamyonla yolcu, otobüsle yük taşıyamazsınız.
PLATFORMLARDA YÜK TAŞIMA SONRASINDA NE GİBİ TEHLİKELER OLUŞABİLİR? BU TEHLİKENİN ÖNÜNE GEÇMEK İÇİN KULLANICILARA NELER ÖNERİYORSUNUZ?
Genel olarak iş makinelerini amacı dışında kullanma eğilimi, maliyetten kaçınmaktan kaynaklanıyor. En büyük maliyetin “insan hayatı ve onun güvenliği” olduğu göz ardı ediliyor. İnsan hayatının paha biçilmez maddi ve manevi maliyeti göz ardı ediliyor ve bu durum genel olarak kişilerin inisiyatifine bırakılıyor. İletişim araçlarındaki muazzam gelişim ile her gün bu tür amacına aykırı uygulamalarla karşılaşıyoruz. Kuşkusuz ilk önce kullanıcıların dikkat göstermeleri gerekiyor. Kullanıcılar, güncel gelişmelerin eskitmiş olduğu zorunluluklardan ziyade amaca uygun gereklilikleri rehber edinmelidirler.
PLATFORMDA YÜK TAŞIMA İŞLEMİN YANI SIRA SEKTÖRDE BİR DE VİNCİN UCUNA SEPET TAKILARAK İNSANLARIN YÜKSEKTE ÇALIŞMASI SAĞLANIYOR. SİZCE BU KONUDA PLATFORMDA YÜK TAŞINMASI KADAR TEHLİKELİ Mİ?
Amacı dışındaki uygulamaları bir kenara koyuyor, hemen cümlemin başında şu uyarıyı yapma gereği duyuyorum: Platformlarda “amacına uygun” da olsa yapılacak herhangi bir değişikliklerde mutlaka üreticiler bilgilendirilmeli, onların onayı alındıktan sonra yapılmalıdır. Üreticilerin bilgisi olmadan yapılan “değişiklikler” onulmaz sonuçlara yol açabilir ve bunlar güvenlik ihlalleridir. Örneğin, akülü makinelerde daha uygun, ucuz ve kaliteli akü bulunabilir ve doğal olarak bunları değiştirmek isteyebilirsiniz. Fakat, şu akıldan çıkarılmamalı, bazen akülerin ağırlıkları “karşı denge” unsurudurlar ve yeni edinilen akü daha hafif olabilir. Bu durumda üretici gerekli karşı denge için ya ek ağırlık koymayı öngörecek ya da platform uzatmadaki taşıyıcı ağırlık uyarısını değiştirecektir. Vinçleri amacı dışında kullanmak ise başlı başına “tehlike” ama aynı zamanda yasal olarak da “suç”tur.
BU YANLIŞ KULLANIMLARLA İLGİLİ MEVZUATLARDA NELER İFADE EDİLİYOR?
Yasalar, eğitim almadan makineleri kullanmayı kesinlikle yasaklarken, eğitim alan operatörlerin makineleri güvenlikli ve doğru kullanmayı garanti altına almak için neleri yapmaları gerektiğine dair ayrıntılı açıklamalarda bulunuyor. Bunun yanı sıra işverenleri de, “Kullanılacak iş ekipmanının yapılacak işe uygun olması”nı ve aynı zamanda kullanılacak “Ekipmanın çalışanlara sağlık ve güvenlik yönünden zarar vermemesi için” bütün önlemleri almaya yükümlü kılıyor. İşverenlere, “İş ekipmanında öngörülen anormal durumlar” olarak dikkat çeker, bu tür durumlardan kaçınması için önceden uyarılarda bulunur, yetinmez personellerini eğitilmesini de zorunlu kılar. Bu tür yanlış kullanımlar/uygulamalar, yasaların lafzına, onun mantığına ve ruhuna tümüyle aykırıdır. İş ekipmanlarıyla ilgili yapılan tanımlamalarda yasaların aradığı “Asgari gerekler”in azami ihlali anlamına gelir. Hukukçu olmadığım için yüksek sesle iddiada bulunmak istemem ama bu tür uygulamaların karşılığının “Kötü niyet”, “Taammüden cinayet”le eş değer olarak değerlendirilmesi gerekiyor ve öyle de değerlendiriliyordur. Böylesi yanlış uygulamaların önüne geçmek için, bütün iş makinelerinin düzenli olarak “periyodik kontrolleri” yapılır. Yapılan kontrollerde, makinede olmaması gereken bir aparat varsa, kontrol eden tarafından uygun görülmez, kullanılmasına kesinlikle izin verilmez ve uygunluk belgesi alamaz. Uygunluğu belgelendirildikten sonra, yapılan değişiklik de zaten direk yasaların ihlali anlamına gelmektedir. Her hangi bir makinenin üretimi ve belgelendirmesi yapıldıktan sonra, onun güvenliğini artıran herhangi bir aparat bile olsa uygulaması yasal değildir. Makinelerin üretim çerçevesini belirleyen ulusal ve uluslararası standartlar vardır. Hiç kimse bunları kendi “Kafasına” göre değiştiremez. Aynı zamanda bu standartları belirleyen yasalardır ve üreticiler bunları harfiyen uygulamaktadırlar.
BU YANLIŞ KULLANIMLARIN ÖNÜNE SİZCE NASIL GEÇİLİR?
Kuşkusuz yalın ifadeyle tekrarlayalım: “her şey den önce eğitim”. Yasaları hesaba katmak ama, gerektiğinde onu da “aşmak”. Biliyoruz ki, bazı kurumsal firmalar yasaları da yetersiz buluyor ve kendi “yasalarını” uyguluyorlar. Yasaları “delmek” için bilmeyi değil, bilmek ve gerekiyorsa onu da “aşmayı” konuşmamız gerekiyor. Yüzyılımızda her şey çok hızlı değişiyor, alt yapı üst yapıyı aşıyor. Dolayısıyla merkeze “insanı” koyduğumuzda, doğal olarak yasal olan değil evrensel olanı rehber edinmeliyiz.
EKLEMEK İSTEDİKLERİNİZ NELERDİR?
Kitabi/doktriner olan yasalar bir kez yayınlandıktan sonra Resmi Gazete’de donar kalırlar. Kuşkusuz onların işlevi vardır ve bize yükümlülükler / sorumluluklar verir. Çalışma yaşamı ise canlı bir organizma gibidir. Tam da bizim yapmamız gereken bu canlı yaşamın bütün yönlerini özümser biçimde konumlanmaktır. İş sağlığı ve iş güvenliği / eğitim söz konusu olduğunda, yasalardan çok daha fazlasını anlamamız gerektiğini söylemeliyim.